EVLİLİKTE MAL REJİMLERİ

GENEL OLARAK

Türk Medeni Kanunumuzda evlilik birliğinin sona ermesi durumunda, evlilik birliği içerisinde sahip olunan malların nasıl paylaşılacağına ilişkin 202 ve devamı maddelerde düzenlenmeler bulunmaktadır. Zira boşanma sürecinde taraflar çoğunlukla malların paylaşılması hususunda anlaşamamakta ve mal rejimlerinin yer aldığı bu düzenlemelere başvurulmaktadır. Türk hukukunda mal rejimine uygulanabilecek dört adet mal rejimi bulunmaktadır. Bunlar;

  • Edinilmiş mallara katılma rejimi (Yasal mal rejimi)
  • Mal ayrılığı rejimi
  • Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi
  • Mal ortaklığı rejimi

Taraflar bu mal rejimlerinden birini seçmek hususunda serbesttirler. Ayrıca seçilen bir mal rejimi daha sonra başka bir mal rejimi seçilmek suretiyle değiştirilebilir. Eşler kendilerinin seçmiş olduğu mal rejimi hükümlerinin uygulanabilmesi için aralarında mal rejimi sözleşmesi yapmak zorundadırlar. Eğer böyle bir seçim yapılmamışsa, Medeni Kanun’da yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi hükümleri uygulanacaktır.

MAL REJİMİ TÜRLERİ

A- EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ

1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Dolayısıyla 1 Ocak 2002 tarihinden sonra evlenen eşler bakımından seçimlik bir mal rejimi seçmemişlerse eşlere edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır. Edinilmiş mallara katılma rejiminde birbirinde bağımsız iki malvarlığı mevcuttur: Karının malları ve kocanın malları. Bu karı ve kocanın malları da kendi içerisinde iki malvarlığı kesimine ayrılır: Edinilmiş mallar ve kişisel mallar.

  1. Malvarlığı Grupları

TMK m. 219/1 hükmünde edinilmiş mallar “her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan 3 unsur çıkmaktadır. Bu unsurlar: 1-mal rejiminin devamı süresince edinme, 2-malvarlığı değeri olma, 3-karşılığını vererek elde etme (emek, para, malvarlığı).

Maddenin 2. fıkrasında edinilmiş mallara örnek niteliğinde şunlar sayılmıştır: 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler. Bu maddede sayılan örnekler sınırlı sayıda olmayıp, tanım kapsamına giren ve kişisel mallara dahil olmayan malvarlığı değerleri, edinilmiş mal olarak kabul edilir.

  1. Kişisel Mallar

TMK m. 220 hükmünde kanun gereğince kişisel mallar şu şekilde sayılmıştır: 1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3. Manevî tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

  1. Sözleşmesel Kişisel veya Edinilmiş Mallar

TMK m. 221 hükmünde “Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler” denmek suretiyle, eşlere bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin mal rejimi sözleşmesi yaparak kişisel mal sayılmasını kararlaştırabilme imkanı tanınmıştır.

  1. İspat

TMK m. 222 hükmünde TMK m. 6’daki ispatı düzenleyen hükme paralel bir düzenleme yer almaktadır. “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” (TMK m. 222/1). Dolayısıyla iddia eden iddiasını ispatla yükümlü olacaktır. Maddenin 2. ve 3. fıkrasında iki önemli karine getirilmiştir. “Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır (TMK m. 222/2).” “Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir (TMK m. 222/3).”

  1. Sona Erme ve Tasfiye

Evlilik birliğinin sona ermesi nedenleri TMK m. 225’te düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, “Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225).”

Evlilik birliği sona erdikten sonra edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesine bağlı olarak mal rejiminin tasfiye aşamasına geçilecektir. Tasfiye kural olarak eşler arasında geçerliliği herhangi bir şekle tabi olmayan ve kendilerinin kuralları belirleyeceği bir tasfiye anlaşmasına dayalı olarak yapılabilir. Ancak eşler böyle bir tasfiye anlaşması yapmamışsa, eşlerden biri veya mirasçılarınca açılacak bir tasfiye davası ile tasfiye yapılır.

a- Tasfiye Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Açılacak olan tasfiye davası yenilik doğuran dava niteliğindedir. Tasfiye davasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Tasfiye davasındaki yetkili mahkeme hususunda TMK m. 214’te düzenleme yer almaktadır. “Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir: 1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi, 2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme, 3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi (TMK m. 214).”

b-Tasfiye Aşamaları

Tasfiye esasen 4 aşamadan oluşmaktadır. Bunlar;

  • Malların geri alınması, paylı mülkiyete konu malvarlığı değerinin eşlerden birine tahsisi ve borçlara ilişkin düzenleme yapılması (TMK m. 226)
  • Malvarlığı kesimlerinin birbirinden ayrılması (TMK m. 228)
  • Artık değerin hesaplanması (TMK m. 227)
  • Katılma alacağının hesaplanması ve ödenmesi

i- Malların Geri Alınması, Paylı Mülkiyete Konu Malvarlığı Değerinin Eşlerden Birine Tahsisi ve Borçlara İlişkin Düzenleme Yapılması

Her eş diğer eşte bulunan malları geri alır (TMK m. 226/1). Örneğin bir takı alınmışsa bu alan eşe geri verilecektir.

TMK m. 226/2’de “Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir” denmek suretiyle, eşlerin paylı mülkiyetindeki bir malın eşlerden birisine tahsisi imkanı tanınmıştır. Bu tahsisin sağlanabilmesi için şu şartlar bulunmalıdır;

1-Sadece eşlerin paylı mülkiyetine konu bir eşya bulunmalıdır,

2-Eşin üstün yararı bulunmalıdır,

3-Payın karşılığı verilmelidir,

4-Edinilmiş mallara katılma rejimi sona ermiş ve tasfiyeye başlanmış olmalıdır,

5-Talep bulunmalıdır.

Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler (TMK m. 226/3). Eşlerin hakkında düzenleme yapacakları borçlar, her türlü borç ilişkisinden doğabilir. Eşler aralarında üçüncü kişilere olan borçlarını da düzenleyebileceklerdir. Örneğin, eşlerden birinin borçlu olduğu üçüncü bir kişiden diğer eşin alacaklı olması durumunda, borçlar hukuku hükümlerine göre eşler aralarında düzenleme yapabilirler.

ii- Malvarlığı Kesimlerinin Birbirinden Ayrılması

Eşlerin malvarlığında bulunan mallar, kişisel mallar ve edinilmiş mallar olmak üzere ikiye ayrılır. Malvarlığında bulunan bu mallar, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına göre değerlendirmeye alınır (TMK m. 228/1). Sona erme anı TMK m. 225’e göre belirlenecektir. Eşe yapılacak olan sosyal güvenlik ödemelerinin malvarlığı grubuna özgülenmesi bakımından farklı bir düzenleme getirilmiştir (TMK m. 228/2): “Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.

iii- Artık Değerin Hesaplanması

TMK m. 231’de artık değer, “eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan hareketle, aktifler ve pasifler belirlenecek olursa;

Aktifler

  • Tasfiye sırasında mevcut edinilmiş mallar (hak ve alacaklar)
  • Değer artış payı alacağı
  • Eklenecek değerler
  • Denkleştirme alacağı (Edinilmiş mallardan Kişisel mallara yapılan katkılar)

Pasifler

  • Borçlar
  • Değer artış payı borcu
  • Denkleştirme borcu (Kişisel mallardan Edinilmiş mallara yapılan katkılar)

 I- Değer Artış Payı Alacağı

TMK m.  227 hükmünde bu konuya ilişkin “Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Bu maddenin uygulanması bakımından şu dört şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir:

  • Diğer eşin malvarlığına yönelik bir katkı olmalıdır,
  • Bağışlama kastı ve karşı edim olmamalıdır,
  • Tasfiye anında değer artışı bulunmalıdır,
  • Mal rejiminin tasfiyesi talep edilmelidir.
  • Değer Artış Payı Alacağının Hesaplanması

Bu hesabın yapılabilmesi için temel olarak 1-değer artışının, 2-değer artış payının ve 3-değer artış payı alacağının hesaplanması şeklinde üç aşamanın gerçekleşmesi gerekir.

1- Değer Artışı: Malvarlığı değerinin başlangıçtaki değeri ile mal rejimi sona erdiği andaki değeri arasındaki fark.

  • Başlangıç değeri: Katkı malvarlığı değerinin edinildiği tarihte yapılmışsa, Başlangıç değeri = Edinim değeri + Katkı miktarı,

Katkı iktisaptan sonra yapılmışsa, Başlangıç değeri = Katkının yapıldığı tarihteki malvarlığı değeri + Katkı miktarı

2- Değer Artış Payı: Başlangıç değerine olan katkının oransal olarak katkıda bulunulan malvarlığı unsurundaki değer artışına yansıtılması suretiyle bulunacaktır. Yani formülize edecek olursak;

  • Değer artış payı oranı = Katkı miktarı / Başlangıç değeri
  • Değer artış payı = Değer artış miktarı × Değer artış payı oranı

3- Denkleştirme Alacağı

Denkleştirme alacağı, eşin edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallardan ya da kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallarından karşılaması durumunda finanse eden malvarlığı grubu lehine doğan alacak olarak tanımlanabilir (TMK m. 230/1). Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır (TMK m. 230/2).

Denkleştirme alacağının olağan denkleştirme alacağı ve olağanüstü denkleştirme alacağı olmak üzere iki türü bulunmaktadır. Bir eşin edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallardan ya da kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallarından ödenmesi durumunda, olağan denkleştirme alacağı söz konusu olacaktır.

Edinilmiş mallardan kişisel mallar grubuna = denkleştirme alacağı artık değer hesabına aktifte;

Kişisel mallardan edinilmiş mallar grubuna = denkleştirme alacağı değer hesabına pasifte yer alır.

Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, olağanüstü denkleştirme alacağı söz konusu olacaktır (TMK m. 230/3). Değer artması veya değer azalması söz konusu ise, olağanüstü denkleştirme alacağı gündeme gelecektir.

Olağanüstü denkleştirme alacağı=temel katkı + değer artış payı veya değer azalış payı.

a- Eklenecek Değerler

TMK m. 229’da aşağıda sayılanların edinilmiş mallara değer olarak ekleneceği düzenlenmiştir:

  1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.

 b- Artık Değer

TMK m. 231’de artık değer, “eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktar” şeklinde tanımlanmıştır.

Artık Değer=Aktifler-Pasifler

  1. Katılma Alacağı ve Hesaplanması

Katılma alacağı 3 şekilde belirlenebilir. Bunlar; kanun tarafından belirlenmesi, mahkeme kararıyla belirlenmesi ve sözleşme ile belirlenmesi.

  1. Artık değere yasal katılım: Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar (TMK m.236/1).
  2. Artık değere sözleşmesel katılım: Artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas kabul edilebilir (TMK m. 237/1) ve mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, kanundaki artık değere katılmaya ilişkin düzenlemeden farklı anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş olması hâlinde geçerlidir (TMK m. 238).
  3. Katılma alacağının mahkeme kararıyla belirlenmesi: Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir (TMK m. 236/2).

Katılma Alacağının Ödenmesi

Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir (TMK m. 239/1). Ayni ödemelerde malların sürüm değeri esas alınacaktır. TMK m. 239/2’de “Katılma alacağının ve değer artış payının derhâl ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerinin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir” denilmek suretiyle, ödemenin ertelenmesi imkanı tanınmıştır.

B- MAL AYRILIĞI REJİMİ

Mal ayrılığı rejiminde karının ve kocanın malvarlığının ayrı olması esastır. – Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur (TMK m. 242). Dolayısıyla eşler mal ayrılığı rejimini seçmişlerse, herhangi bir tasfiye sürecine tabi tutulmayacaklar ve boşanma neticesinde eşler mallara sahip iseler o mallara sahip olmaya devam edeceklerdir. İspat, borçlardan sorumluluk, paylı mülkiyetin özgülenmesi konularında paylaşmalı mal ayrılığı hükümlerine atıfta bulunulmuştur.

C- PAYLAŞMALI MAL AYRILIĞI REJİMİ

Eşler, paylaşmalı mal ayrılığı rejimini de mal rejimi sözleşmesi ile seçebilirler. Bu rejimi, mal ayrılığı rejiminden ayıran nokta, burada rejim etkisini evlilik birliğinin sona ermesiyle beraber gösterecektir. Mal ayrılığı rejiminin özelliklerini evlilik süresince aynen gösteren bu rejim evlilik birliğinin sona ermesiyle beraber tasfiye aşamasında kendini şu hususlarda gösterir:

  • Eşler, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.
  • Eşler bir mala paylı olarak malik iseler, malın kendisine verilmesinde üstün yararı olduğunu ispat eden eş, diğer eşin payını ödemek suretiyle malın kendisine verilmesini isteme hakkına sahiptir.
  • Eşler, diğer eşe ait paylaşma dışı mala katkıda bulunmuşsa katkısına karşılık gelen bedeli diğer eşten talep edebilir.

Evlilik birliğinin ortak kullanımında bulunan mallar ve yatırımlar eşler arasında eşit olacak şekilde paylaştırılır.

D- MAL ORTAKLIĞI REJİMİ

Türk Medeni Kanun’unun 256. maddesi ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsayacaktır. Evlilik sözleşmesi yaparak eşler, kişisel mallarını ortaklığa dahil edebilecek ve mal ortaklığı oluşturabileceklerdir. Diğer yandan eşler evlilik birliğine bağlı mallar için ortak bir şekilde hareket etmekle yükümlü olup gayrimenkul ve menkuller bakımından keyfi bir tasarrufta bulunamayacaklardır.

Stj. Av. Rümeysa ÖZYÜREK

KAYNAKÇA

DURAL, Mustafa/ OĞUZ, Tufan/ GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, İstanbul 2016, Filiz Kitabevi