KİŞİLER HUKUKU BAKIMINDAN HAK EHLİYETİ VE FİİL EHLİYETİ KAVRAMLARI
Bu yazımızda ilk olarak ehliyet nedir sorusunu yanıtlayıp daha sonrasında ise ehliyet türlerini inceleyeceğiz. Bu yazımızın kaynağını 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu oluşturmaktadır.
EHLİYET
Hukukta kişilere tanınmış hukuki yetenek ve olanaklara ehliyet adı verilmektedir. Hukukumuzda iki tür ehliyet vardır. Bunlardan biri hak ehliyeti diğeri ise fiil ehliyetidir.
HAK EHLİYETİ
Türk Medeni Kanunu Madde 8 - "Her insanın hak ehliyeti vardır.
Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler."
Ehliyet türlerinden ilki hak ehliyetidir. Hak ehliyeti, kısaca medeni haklardan yararlanma ve borçlara sahip olabilme ehliyetidir. Hak ehliyeti kişilik kazanma ile doğmaktadır. Gerçek kişiler için kişilik ise sağ ve tam doğmak koşulu ile doğrudan doğruya kazanılabilmektedir. Doğal olarak sağ ve tam doğmuş olan her gerçek kişi hak ehliyetine sahiptir. Tüzel kişilerde ise bu durum farklıdır. Tüzel kişi, gerçek kişiler dışında, kişi sıfatına sahip olan varlıklardır. Tüzel kişilerin hak ehliyetine sahip olabilmeleri ve kişi olarak sayılabilmeleri için kanunda belli bazı koşullar aranmaktadır. Bu koşullar şu şekildedir; kişi veya mal topluluğunun örgütlenmiş olması bu örgütlenmenin sürekli bir amaca yönelmiş olması ve bu örgütlenmeye hukuk düzeni tarafından tüzel kişi sıfatının tanınmış olması gerekir.
FİİL EHLİYETİ
Türk Medeni Kanunu Madde 9 - "Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir."
Fiil ehliyeti, bir kimsenin kendi iradesi doğrultusunda kendi gerçekleştireceği fiilleri sonucunda belli bazı haklar kazanabilme ve borç altına girebilme yeteneğini ifade etmektedir. Fiil ehliyetini üç başlık altında inceleyebiliriz. Bunlar;
1.Hukuki işlem - sözleşme yapma ehliyeti
2.Haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti
3.Dava ehliyeti
Hukuki işlem ehliyeti, bir kimsenin kendi iradesinin tezahürü olarak bir hukuki işlem gerçekleştirerek kendini hak sahibi yapabilmesi ve borç altına sokabilmesidir. Buradan anlamamız gereken hukuki işlem ehliyeti olmayan kimsenin kurmuş olduğu sözleşmeler, gerçekleştirmiş olduğu hukuki işlemler geçersizdir.
Haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti, bir kimsenin başka bir kimseye karşı gerçekleştirmiş olduğu haksız fiillerden sorumlu tutulabilmesini ifade etmektedir. Haksız fiil kavramını ise hukuka aykırı olarak, bir kişinin şahsına veya malvarlığına zarar veren eylemler olarak açıklayabiliriz.
Dava ehliyeti, kişinin tek başına veya vekili aracılığıyla dava açabilme veya davalı sıfatıyla davayı takip edebilme aynı zamanda usul hukuku bakımından usuli işlemler yapabilme ehliyetidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, dava ehliyeti ile taraf ehliyetini karıştırmamak gerektiğidir. Taraf ehliyeti kişinin sağ ve tam doğması ile kazanılırken dava ehliyeti için kişinin fiil ehliyeti sahibi olması gereklidir.
FİİL EHLİYETİ SAHİBİ OLABİLME KOŞULLARI
Türk Medeni Kanunu Madde 10 - "Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır."
Kanun maddesinden anlaşıldığı üzere bir kimsenin fiil ehliyetine sahip olabilmesi için;
1.Ayırt etme gücü bulunmalı
2.Kısıtlı olmamalı
3.Ergin olmalı
Koşullarını sağlıyor olması gerekmektedir. Kişi bu şartlardan bir veya birden fazlasını sağlamaması durumlarında hukuki durum tahlili ayrı ayrı yapılması gerekmektedir. Bu hukuki durumları üç grupta inceleyebiliriz:
TAM EHLİYETLİ : Tam ehliyetliler yukarıda sayıdığımız koşulların hepsini yerine getiren kişilerdir. Yani ayırt etme gücüne sahip, herhangi bir kısıtlılığı bulunmayan, ergin kimsedir. Tam ehliyetliler, her türlü hukuki işlem yapabilme ehliyetine sahiptirler ve haksız fiillerinden de sorumludurlar.
SINIRLI EHLİYETSİZ : Sınırlı ehliyetliler yukarıda saydığımız koşullardan kısıtlı olmama veya ergin olma koşulunu sağlamayan yani, kısıtlılar ve küçüklerin hukuki durumları bu şekildedir. Sınırlı ehliyetlilerin yapacağı hukuki işlemlerin geçerli olabilmesi için yasal temsilcilerinin, kısıtlı kimseler için vasisi, küçükler için varsa velisi veya velileri yoksa vasisinin izni gerekmektedir.
TAM EHLİYETSİZ : Tam ehliyetsizler ayırt etme gücü bulunmayan kimselerdir. Tam ehliyetsizlerin ayırt etme gücü bulunmadıkları için bu sebeple fiil ehliyetleri de bulunmamaktadır.
SINIRLI EHLİYETLİ : Aslında kural olarak tam ehliyetli olmalarına rağmen kendilerine yasal danışman atanmış veya evli kimseler sınırlı ehliyetlilerdir ve muvafakat almadan hukuki işlemde bulunamazlar.
Ayırt etme gücünü ortadan kaldıran ve kısıtlılığı gerektiren haller nelerdir bunlardan da kısaca bahsetmekte fayda olduğunu düşünüyoruz.
AYIRT ETME GÜCÜ KAVRAMI
Türk Medeni Kanunu Madde 13- "Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir."
Ayırt etme gücü, bir kimsenin gerçekleştirdiği eylem ve istemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, kapsam ve etkilerini seçebilme ve bunlara uygun olarak hareket edebilme yeteneğidir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere ayırt etme gücü bulunmayan kimselerin fiil ehliyeti bulunmamaktadır yani tam ehliyetsizlerdir ve fiil ehliyetinin içeriğini oluşturan yine yukarıda bahsettiğimiz hukuki işlem ehliyeti dava ehliyeti ve haksız fiillerinden sorumlu olma ehliyetlerinden de yoksundurlar.
AYIRT ETME GÜCÜNÜ ORTADAN KALDIRAN HALLER
Ayırt etme gücünü ortadan kaldıran haller kanunda bizzat sayılmamış olsa da yine kanunun 13. maddesinden tersi yorum ile ayırt etme gücüne sahip olunmadığı durumları çıkarabiliyoruz. Bunlar;
1. Yaş Küçüklüğü
2.Akıl Hastalığı
3.Akıl Zayıflığı
4.Sarhoşluk
Şeklinde dört başlıkta toplanmaktadır.