YAPAY ZEKA

 

Yapay zekanın ne olduğunu anlayabilmemiz için öncelikle kelimelerin yalın anlamlarına bakmamızda fayda vardır.

TDK’ye göre yapay; “Doğadaki örneklerine benzetilerek insan eliyle yapılmış veya türetilmiş, yapma, suni, sentetik, doğal karşıtı.” anlamına gelmektedir. Zeka ise; “olayları bağımsız olarak düşünebilme, yeni durumlara başarıyla uyabilme, eylem ve tutumları belli bir düşünce ya da amaç etrafında toparlayabilme.” anlamına gelmektedir. Zeka bir çok canlı türünde varlığı kanıtlanmış bir olgudur. Yapay zeka ise makineler ve bilişim sistemleri tarafından yapılan bir akıl yürütme şeklidir. Yapay zekanın var oluşu 70-80 yıllık bir geçmişe sahiptir.

 

Yapay zeka 3 düzeye ayrılır.

1) Dar Yapay Zeka; kendine özgü bir veri tabanıyla tek bir fonksiyon gerçekleştirmek için programlanmış bir algoritma sistemidir. Bu yapay zeka satranç vb. oyunları oynayabilir, hava durumu tahmini yapabilir.

2) Güçlü Yapay Zeka; bir insanın tüm duygusal ve mantıksal tepkilerini dışarıya yansıtabilecek, insan gibi davranışlarda bulunabilmesidir. Ancak henüz tam anlamıyla istenilen düzeyde değildir bu yapay zeka düzeyi çünkü soyut bir takım olgular yapay zeka ürününe yansıtılamamaktadır.

3) Süper Yapay Zeka; insana özgü olan yaratıcılık, muhakeme yeteneği vb. tarzdaki her şeyi gerçekleştirebilecek düzeydir.

 

Yapay zeka; bankacılık, alışveriş, ticaret, iletişim, sanayi ve bilişim sistemleri gibi bir çok alanın içinde olduğu gibi, günümüzde birçok insanın aklına ilk olarak robotlarda gelir. Yapay zeka açısından robot, yapması gereken hareket silsilesinin zamanlaması, şiddeti, tekrar sayısı ve hatta diğer başka robotların faaliyetleri ile koordine olabilmesini sağlayan, buna ek olarak ne zaman veya hangi şartlarla durması gerektiği gibi emniyet tanımlamaları da olan bir bilgisayar programı ile hareket edebilen bir makinedir. Bu robot tanımlamasından sonra akıllara gelen bir soru var yapay zekaya sahip bu makineler hukuk sisteminde ne gibi alanlara temas edecektir.

Bilindiği gibi hukuk, toplumsal olayların, değişen yönetim biçimlerinin, teknolojinin sıkı takipçisi olmak zorundadır. Çünkü hukuk devinimi olan bir yapıya sahip olup kendini yenilemek zorundadır. Yapay zeka konusunda henüz tam anlamıyla bir yapay zeka hukuku diyebileceğimiz bir alan dünyada oluşmuş değildir. İlerleyen süreçte bu oluşumun tamamlanacağından şüphe duyulmamaktadır. Ancak ülkemizde teknolojinin diğer ülkelere göre daha geride kalmış olmasını bu açıdan bir avantaja döndürerek, yasa koyucunun öncülüğünde ve alanındaki uzman kişilerin yardımıyla bu konuda çalışmalara sahip hukukçularca bir yapay zeka hukuku oluşturulması toplumumuzun menfaatine olacaktır.

 

YAPAY ZEKANIN UYGULANDIĞI ALANLARDA OLUŞABİLECEK HUKUKİ SORUNLAR

Yapay zekanın insan hayatına girmesiyle birçok alanda kullanılmaya başlandığından bahsetmiştik. Kullanımının artmasıyla bu durum hukuki sorunları da beraberinde getirmiştir. Yapay zeka sahibi bu otonom makineler insanlarla ya da birbirleriyle girdikleri etkileşim neticesinde ortaya zararlı durumlar ortaya çıkarabilirler. Örneklere değinecek olursak; bu bir otonom taşıma aracıysa kazaya karışabilir ve sonucunda maddi ve manevi zararlara sebep olarak hem cezai hem hukuki sorumluluğu söz konusu olabilir. Bir bilgisayar programı olup bir firma adına sözleşmeler düzenliyor olabilir ve burada sözleşmenin esas unsurlarında hataya düşebilir. Bir bilgi toplama yazılımı ise (crawling) burada ulaşmaması gereken bilgilere ulaşırsa kişisel verilerin korunması konusunda sorumluluk doğabilir. Tüm bu ortaya çıkan durumlar neticesinde yapay zeka kullanılan araçların hukuki sorumluluğunu anlayabilmek için ilk olarak yapay zekanın hukukun süjesi mi objesi mi olduğunu tespit etmemiz gerekir.

 

YAPAY ZEKANIN HUKUKİ KONUMU HAKKINDA TEORİLER

Sorumluluk hukukta süjelere özgü bir durumdur. Hukukun süjesi hukuki anlamda kişiler olup, kişiler Türk Hukuku’na göre gerçek ve tüzel kişiler olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ayrım TMK’da yer almaktadır. Gerçek kişilerin insan olduğu noktasında kesin, net bir durum vardır. Gerçek kişilerde fiil ehliyeti esas alınarak kişiler bir takım haklara sahip olabiliyorlar ve kendi iradeleriyle borç altına girebiliyorlar. Bu açıdan yapay zekanın gerçek kişi olmaması haklara sahip olma ve borç altına girebilme ehliyeti bakımından bir yeterliliğe sahip olmamasından kaynaklanır.

 

Yapay zekanın hukuki konumu, kişiliği bakımında teorilere bakacak olursak öncelikle;

Eşya olduğu varsayılan teoriye göre; hukukun süjesi değil, kişilerin mülkiyet haklarının etki edebileceği bir objedir. Ancak klasik eşya kapsamına almak ne kadar uygundur tartışılır, sonuçta evet bir canlı varlık değil. Doğal yollardan zekaya sahip değil. Diğer yandan bir programlama sayesinde; problem çözme, muhakeme yeteneği, otonom davranışlar gösterme gibi özelliklere sahip. Bu açıdan yapacağı hareketler ve göstereceği davranışlar da klasik eşya tanımından uzaklaşması gerektiğini gösterir.

Tüzel kişilik olduğu noktasındaki görüşlere göre ise; yapay zekanın eşya olmadığını savunmakta olup bir kişilik atfedilmesi gerektiğini belirtir. Bu durum ise gerçek kişi kavramı içerisinde ontolojik ve epistemolojik sebeplerden ötürü gerçekleştirilemeyecektir. Bu yüzden geriye tüzel kişilik kavramı içerisinde bulunması kalıyor. Tüzel kişilik; belirli bir amaç etrafından bir araya gelen insanlardan veya belirli bir amaca yönelen mal topluluklarından oluşan ve bir araya getiren kişilerden bağımsız bir kişiliğe sahip olan yapılardır. Tüzel kişilerin de hukuk düzeni içerisinde hak ehliyeti mevcuttur.

 

Yapay zekanın tüzel kişi olma durumunu incelediğimizde ortada bir amaç bulunması gerekiyor öncelikle, ancak bu yapay zeka için pek de olası bir durum değildir. Çünkü yapay zeka ve onu yaratan veya yöneten kişiler arasında bir amaç birliği teknik açıdan mümkün değildir. Ayrıca yapay zekaya kişilik tanınırsa otonom davranışlarından bizzat sorumlu olmak durumunda kalacaktır. Vermiş olduğu maddi bir zarar neticesinde bu zararı tazmin edebilmesi için bir malvarlığına sahip olması gerekecektir. Bu durum da hukuki açıdan beraberinde başka sorunlar getirecek olup Türk Hukuku açısından şu anda bir yasal dayanağa sahip olamayacaktır.

 

Bu alanda somut bir çalışma olarak ise Karşılaştırmalı Hukuk açısından Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu 2017 yılında yayımlamış olduğu raporda tavsiye kararlara yer vermiştir. Raporda Elektronik Kişi kavramı ortaya atılmış, karma bir düzenleme yapılarak yapay zekanın özerk davranışları neticesinde ortaya çıkan durumlarda sorumluluk bakımından kendine özgü bir alan yaratılması gerektiğini, diğer durumlarda ise kendi yasal mevzuatına göre işlem yapılmasının uygun olduğu belirtilmiştir. Çünkü yapay zeka içinde bulunduğu ortamdan etkilenerek zaman içerisinde adapte olup ona göre davranışlar gösterebilmektedir. Bu durumda öngörülemezliği getiriyor. Hukuk öngörülemezle ilgilenmez kesin olan olaylarla ilgilenir.

Sonuç olarak yapay zeka günümüz Türk Hukuk Sisteminde süje olarak kabul edilmemektedir. Bu açıdan bir obje olarak kabul etmemizde bir sakınca olmayıp; yöneten, yaratıcısı ve malik sıfatına sahip kişiler bakımından sorumluluk yüklenmesi gerekmektedir.

 

YAPAY ZEKANIN SEBEP OLDUĞU DURUMLARDA SORUMLULUK

Yapay zekanın bir obje olduğu düşüncesi çerçevesinde Türk Pozitif Medeni Hukukuna göre iki açıdan sorumluluk ortaya çıkacaktır; akdi ve akit dışı sorumluluk. Ceza hukuku bakımından ise yapay zekanın bir kişiliği olmadığı için, suç işlemede kolaylık sağlayan bir araç olarak ele alınabilir.

 

1. Akdi Sorumluluk

Akdi sorumluluk burada iki şekilde ele alınabilir. Öncelikle söz konusu sözleşmenin konusu yapay zeka araçlarının üretimi ve satımı olabilir. Bu açıdan sorumluluk ilişkisi yapay zekadan kaynaklı bir sorumluluk olmayıp satış sözleşmesinde üretici, satıcı ve alıcının sorumluluğundaki TBK. 219 vd. maddelerindeki Ayıba Karşı Tekeffül hükümlerine gidilebilecektir. Yapay zekanın doğrudan neden olduğu bir sorumluluktan kaynaklı değildir bu durum.

Bizim asıl ilgilendiğimiz husus bu konuda yapay zeka ile sözleşmenin kurulması veya sözleşmenin ifasının yapay zeka aracılığıyla yapılıyor olmasıdır. Burada sözleşmenin kuruluşunda ya da ifasında ortaya çıkan zararlardan sorumluluğun belirlenmesi gerekir. Pozitif hukukumuza göre burada TBK. md.112 vd. maddelerinde yer aldığı gibi sözleşmeden doğan borcun ifa edilememesi veya gereği gibi ifa edilememesi sebebiyle sorumluluk yapay zekayı kullanana aittir. Örneğin şu salgın günlerinde bir yazılım aracılığıyla bir borç ilişkisi kuruluyorken yazılımdan kaynaklı hata sebebiyle kurulmaması gereken bir sözleşme kurulmuş ya da kurulması gerekenden farklı kurulmuş olabilir. Bu açıdan sorumluluk bu yazılımı kullanan firma, şirket vb. ye ait olur. Bu kapsam dahilinde ayrıca TBK. md.116 ifa yardımcısının fiillerinden sorumluluk sebebiyle de kusursuz sorumluluk bakımından da sorumlu tutulabilir kullanan kişi.

 

2. Akit Dışı Sorumluluk

Yapay zekanın otonom davranışları ve yazılımdan kaynaklı işlemleri neticesinde ortaya zararlar çıkabilmektedir. Bu zararlara neden olan yazılımdaki bir hatadan kaynaklı davranışın sorumlusu kim olacaktır? Bu konuyu,  kusur sorumluluğu ve kusursuz sorumluluğun altında yer alan özen sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu bakımından ele almak daha doğru olacaktır.

 

a) Özen Sorumluluğu

Öncelikle özen sorumluluğu açısından ele alacak olursak pozitif hukukumuzda özen sorumluluğu ile ilgili hükümler  TBK. md.66 vd. maddelerinde yer almaktadır. Burada ayrı ayrı sayılmış farklı durumlar mevcuttur. Kanun burada sayma yoluyla belirttiği için kusursuz sorumluluk durumları sınırlı sayıdadır. Söz konusu yapay zeka ile ilgili bir kusursuz sorumluluk hali kanunda yer almamaktadır. O yüzden kusursuz sorumluluğun bir hali olan özen sorumluluğuna bağlı olarak yapay zekanın neden olduğu bir davranıştan dolayı sözleşme dışı sorumluluk oluşmaz.

Kimi görüşlerce, sınırlı sayıda yer alan kusursuz sorumluluk hallerine yapay zekanın kıyasen uygulanması gerektiği savunulmaktadır. Tek tek inceleyecek olursak çok temel noktalarda bu durumun bazı hallerde mümkün olmadığını görmemiz çok kolay.

TBK. md. 66 “adam çalıştıranın sorumluluğunu” işlemekte olup, burada öncelikle yapay zekanın gerçek kişi olması gerekmekte olup ayrıca adam çalıştıran ile arasında istihdam ilişkisinin kurulması gerekmektedir. Bu iki durumda mümkün değildir.

TBK. md. 68 “yapı malikinin sorumluluğu” nu işlemekte olup, burada söz konusu “yapı” tanımı Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre “yeryüzüne bağlı inşa eseri” olmalıdır. Bu açıdan yapay zekanın yeryüzüne bağlı inşa eseri olması mümkün olmadığından bu madde açısından da kıyasen uygulanması imkansızdır.

TBK. md. 67 “hayvan bulunduranın sorumluluğu” nu işlemekte olup, kıyasen uygulanabilirliği yapay zeka açısından en uygun durumdur. Kanun maddesinin ilk fıkrasına göre; “bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmüne haizdir. Bu açıdan yapay zekanın da otonom davranışları neticesinde ortaya çıkan zararlarından bu hüküm sebebiyle sorumlu olması gerektiği düşünülebilir. Çünkü her ne kadar yapay zekanın söz konusu hayvanlardan daha ileri düzeyde bir zekaya sahip olacağı düşünülse de otonom davranışlar göstermede kararlar almakta ve bazı durumlarda bu kararları hayvanlar gibi iradi inisiyatif içerisinde alabileceği gibi, emir ve talimat dışında da yerine getirebilir. Bu açıdan en büyük benzer özellikler taşıyan durumlar ortaya çıkmaktadır.

Özen sorumluluğu açısından yapay zeka ile ilgili görüşler bu şekilde olup incelemesini yapmış bulunmaktayız. Halihazırda pozitif hukukumuzda bir kusursuz sorumluluk ilişkisinin yapay zeka için oluşturulmamış olduğunu unutmamakta fayda var.

 

b) Tehlike Sorumluluğu

Tehlike sorumluluğu da TBK. 71.maddesinde düzenlenmiş olup burada genel tehlike yaratan durumlardan yola çıkılarak bir kusursuz sorumluluk şekli ortaya konmuştur. Genel sorumluluğu ortaya koyan kanun maddesinin ilk kısmında tehlike sorumluluğu şu şekilde belirtilmiştir; “Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.”  İlk fıkrada sorumluluğun kime ait olacağı belirtilmiş olup, tehlikenin bir boyutu olduğundan söz edilmiştir “önemli ölçüde tehlike” bu durum ikinci fıkrada tanımlanmıştır. Şöyle ki; “Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arz eden işletme sayılır.” biçiminde belirtilmiştir.

Yukarıda kanun maddesinde yapılan tanımları doğrultusunda bu işletmelerin işleyişinde, bir bölümünde kullanılan doğrudan yapay zeka sebebiyle ortaya çıkacak bir tehlike sonucunda veya uzman kişilerce bu yapay zekanın kullanılmasında gerekli özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle bir zarar ortaya çıkması neticesinde tehlike sorumluluğuna dair genel hükümlerce sonuca varılabilecektir. Tabi burada kusur sorumluluğuna dair hükümler saklıdır.  Ancak özel bir tehlike sorumluluğu söz konusu ise kendi mevzuatı çerçevesince sorumluluk saptanacaktır.

 

c) Kusur Sorumluluğu

Kusur sorumluluğu ya da başka bir deyişle haksız fiil sebebiyle sorumluluk TBK md. 49 vd. maddelerinde ele alınmıştır. 49. Madde hükmü kusurlu ve hukuka aykırı bir davranış nedeniyle zarara neden olan kişi bu zarardan sorumludur şeklinde düzenlenmiş olup ikinci fıkrasında ise o davranışı yasaklayan bir hukuk kuralı yoksa bile kusurlu davranış ahlaka aykırı bir davranışsa da bu zarardan sorumlu olacağı  hükmolunmuştur.

Bu durumda zararın ve zararlı davranışın ispat yükü zarar görene aittir. Uğranılan zararın miktarı net bir şekilde belirlenemiyorsa hakim olağan durumları göz önünde bulundurarak hakkaniyete uygun olarak belirler. Zarar gören tazminat isteme hakkına haizdir. Tazminatın belirlenmesindeki özel durumlar ve hükmolunacak tutarın hesaplanma esasları TBK md. 51 vd. maddelerde düzenlenmiştir.

 

Yapay zekanın neden olduğu bir zararda, yapay zekanın kusuruna bakılması mümkün değildir, çünkü kusurlu davranışı sonucunda sorumlu tutulamaz. Burada yapay zekanın ne şekilde kullanıldığına göre durum değişecektir.

Örnek verecek olursak sürücüsüz otomobilin (smart car) karıştığı bir kaza soncunda kazadan kaynaklı zararlarından kim sorumlu olacaktır. Kazanın sürücüsüz otomobilden kaynaklandığını varsayalım. Kaza sonucu zarar gören karşı taraf zararını; aracın sahibinden, aracın işleteninden ve sigorta şirketinden tazmin edebilir. Sürücüsüz otomobilin neden olduğu kaza sonucunda kazaya neden olan durum yazılımsal, üretimsel, hatalardan birinden veya beraber kaynaklanmış olabilir. Bunun sonucunda tazminat yükümlüsü taraflar bu ödedikleri miktarı kusurun ağırlığına göre rücu ederler.

 

-Yazılımsal sorunlardan kaynaklandıysa, bu araç için oluşturulan yazılımın aşamalarında olan her adım incelenir, bunlar; keşif, veri toplama, model planlama, model inşası, sonuçları paylaşma ve işlevselleştirmedir. Her aşama bir sonraki aşamayı tetiklediği için en başından incelenir durum. Hangi aşamada hata yapıldıysa o aşamanın mimarlarının kusurlu davranışı vardır. Böylelikle öncelikle yazılım şirketi açısından adam çalıştıranın sorumluluğundan dolayı kusursuz sorumluluk ortaya çıkmış olur. Burada şirket içerisinde de hata yapılan aşamalar açısından kusurun ağırlığına göre şirket kendi içerisinde rücu edebilir. Şirket tüzel kişi olarak tazminatı ödeyen tarafa karşı sorumlu olmuş olur.

-Üretimsel bir hata ise, aracın mekanik aksamı vb. burada sorumluluk artık üretici firmadadır. Üretici firmanın yine özen sorumluluğundan kaynaklanır.

-İkisi beraber neden olmuş olursa müteselsil sorumluluk söz konusu olacaktır. Müteselsil sorumlulukta dış ilişki bakımından borcun tamamından iki taraf da sorumludur. İç ilişki bakımından ise kusurlu, kusursuz sorumluluk durumları göz önünde tutularak birbirleri arasındaki rücu ilişkisi söz konusu olur.

 

SONUÇ

Yapay zekanın hayatımıza nüfuz etmesi sebebiyle ortaya çıkan bir çok hukuki durum söz konusudur. Çalışmamızda değindiğimiz noktalar çeşitli görüşlerce, pozitif hukukumuzun çizdiği çerçevede ele alınmış olup net bir durum söz konusu değildir. Hukuk kendini yenilemek zorunda olan bir bilim dalı olması münasebetiyle daha henüz başındayken bu hukuki durum ve sorunların, yasal mevzuatın oluşturulması elzemdir.

 

KAYNAKÇA

EREN, Fikret, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler” Yetkin, Ankara 2019

AKKURT, S., YAPAY ZEKÂNIN OTONOM DAVRANIŞLARINDAN KAYNAKLANAN HUKUKÎ SORUMLULUK. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi , Sayı (13) , Syf 39-59, 2019

YAPAY ZEKA ÇAĞINDA HUKUK İstanbul, Ankara, İzmir Baroları Çalıştay Raporu 2019