I. KOOPERATİF BORÇLARINDAN DOLAYI SORUMLULUK

 

A. KOOPERATİFİN SORUMLUĞU

 

  1. Genel Bakış

            Kooperatif Kanunu m. 28 uyarınca ‘‘Anasözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur’’ hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla kural olarak kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız malvarlığıyla sorumludur. Bu durumda, kooperatifin ana sözleşmesinde hüküm yoksa veya ‘kooperatif alacaklılarına karşı yalnız malvarlığıyla sorumludur’ diye bir hüküm getirilmişse, kooperatif alacaklıları ortakların kişisel malvarlığına başvuru yapamazlar[1].

            Örneğin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan tarımsal yapı kooperatifi anasözleşmesinde şöyle bir düzenleme getirilmiş. ‘Kooperatif alacaklarına karşı mal varlığı ve ortaklarının sermaye yüklenmesinin 50 katı ve ek ödeme yükümleri ile sorumludur.’ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan konut yapı kooperatifi anasözleşmesinde ise kooperatifin sorumluluğu bakımından bir düzenleme getirmemiştir.

            Kooperatifler anasözleşmelerine, malvarlığının bir kısmıyla sorumlu olacaklarına dair bir hüküm getiremezler. Öte yandan kooperatiflerin malvarlığı dışında sorumlu olacakları da öngörülemez. Ancak ortaklar, ayrıca sorumluluk yüklenmek istiyorlarsa bu hususu anasözleşmede öngörerek kooperatifin malvarlığı dışında kişisel sorumluluk üstlenebilirler.[2]

            Kooperatifin malvarlığı kavramına kooperatifin bilançosuna giren aktif değerler girer. Örneğin; sermaye, alacak ve haklar gibi. Alacakların içinde kooperatifin üçüncü kişilerden olan alacaklarını da düşünmek gerekir. Ancak kooperatif ortaklarını, alacakların karşısında üçüncü kişi olarak düşünmemek gerekir[3].

B. ORTAKLARIN SORUMLULUĞU

            Kural olarak, ortakların kooperatif borçlarından dolayı sorumlu olmamaları kabul edilmiştir. Bunun sebebi, yardım ve dayanışma ilkesinin bir araya getirdiği kişilere alacaklıların başvurmasını engellemektir. Eğer ortaklar bir sorumluluk istiyorlarsa kanunda yer alan sorumluluk tiplerinden birini anasözleşmede kabul edebilirler. Bunlardan biri sınırsız, diğeri de sınırlı sorumluluk halidir.

  1. Sınırsız Sorumluluk

               Kooperatifler Kanunu m. 29: ‘‘Anasözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsan ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlayamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu olurlar.’’

               Bu hükme göre, alacaklılar sadece kooperatifin malvarlığına değil, ortakların malvarlığına da herhangi bir sınıra tabi olmaksızın başvurabilirler. Sorumluluk zincirleme yani müteselsil olduğu için istedikleri ortağı takip edebilirler.

               Kanun koyucu kooperatif ortaklarını korumuş, alacaklıların ortaklara başvurmaları için bazı şartların sağlanması gerektiğini belirtmiştir.

             İlk şart, ortakların sınırsız sorumlu olduklarının anasözleşmede hüküm altına alınmış olmasıdır. Aksi durumda ortakların, sınırsız sorumluluk haline gitmek mümkün olmayacaktır.

            Bir diğer şart, kooperatifin iflas etmesi ya da diğer sebeplerle dağılması gerekmektedir. Dağılma ile tasfiye anlaşılmaktadır.[4] İflas ve tasfiye halinde yapılan icra takibinin semeresiz kalması halinde ortakların sınırsız sorumluluğu söz konusu olur.

              Bir diğer şart, kooperatifin tasfiyesi sonucunda alacaklıların alacaklarını kısmen veya tamamen sağlayamamış olmasıdır.

            Son olarak, kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında sınırsız sorumluluk yüklüyorsa ortak bu yükümlülüğü yazılı olarak kabul etmelidir. Kurucu ortaklar için anasözleşmede böyle bir şartın varlığı yeterli görülmektedir.[5]

         Sınırsız sorumluluk, ortaklar yönünden oldukça ağır sonuçlar doğurur. Bu nedenle uygulamada, kooperatifler sınırsız sorumluluk kuralına sıcak bakmamakta ve böyle bir kuralı anasözleşmelerine almamaktadırlar.

  1. Sınırlı Sorumluluk

            Kooperatifler Kanunu m. 30: ‘‘Anasözleşmeye, kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsan ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sorumlu olacakları hususunda bir hüküm konabilir. Ortakların tek başına sorumlu olacakları miktar kooperatifteki paylarının tutarı ile orantılı olarak da gösterilebilir.

İflasın sonuna kadar bu sorumluluk iflas idaresi tarafından ileri sürülür.’’

            Uygulamada en çok karşılaşılan sorumluluk tipi sınırlı sorumluluktur. Nitekim Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan tarımsal yapı kooperatifi anasözleşmesinde şöyle bir düzenleme getirilmiş. ‘‘Kooperatif ortaklarının sorumluluğu, yüklenmiş oldukları sermaye paylarının 100 katı ve ek ödeme yükümleri ile sınırlıdır.’’ Sınırlı sorumluluk ek bir sorumluluktur. Zira ortak sermaye payından başka ve ek olarak sorumlu tutulmaktadır. İşte bu ek sorumluluk sınırsız sorumluluğun aksine belli bir tutar ile sınırlandırılmıştır. Ortağın malvarlığına başvurulmakta ve belli, sınırlı bir tutarda talepte bulunulmaktadır.

 Kooperatif anasözleşmesine konulacak bir hükümle, ortağın sermaye payından ayrı ve belirli tutar ile sınırlı, örneğin ‘‘100.000 liraya kadar ’’ sorumlu olduğu da kabul edilebilir.

Sınırlı sorumluluk halinin uygulanması için bazı şartlar aranmaktadır:

İlk olarak bu sorumluluk hali anasözleşmede gösterilmelidir.

Anasözleşmeye ortağın kendi payından fazla olarak ne miktara kadar sorumlu olacağı veya sermaye payının kaç katı kadar sorumlu tutulacağı hususunda hüküm konulması gerekir.

Önemli olan bir diğer husus, ortağın ikinci derecede sorumlu olduğudur. Madde hükmünde belirtildiği gibi ortağa kooperatiften sonra başvurulması gerekir.

Bir diğer şart, kooperatifin iflas ya da dağılarak tasfiye haline girmiş olmasıdır. Dolayısıyla kooperatif iflas etmeden ya da tasfiye olmadan önce m. 30 hükmüne dayanarak alacaklı, ortağın malvarlığına başvuramaz.

Son olarak ortakları sınırlı sorumlu olan bir kooperatife girmek isteyen kişi bunu yazılı olarak kabul etmelidir.

II. EK ÖDEMELER

Kooperatifler Kanunu m. 31’de ortakların ek ödeme yüklemi ile sorumlu tutulabileceği düzenlenmiştir. ‘‘Anasözleşme, ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak, ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yükleme sınırsız olabileceği gibi belirli miktarlarla veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabilir.

Kooperatifin iflası halinde ek ödemeleri isteme hakkı iflas idaresinindir.’’

Ek ödemeler, bir sorumluluk türü değil, bir yükümdür. Yüküm alacaklılara değil, kooperatife karşıdır.

Ek ödeme yükümlülüğünün oluşabilmesi için; anasözleşme, ortakları ek ödeme yükümlülüğü ile yükümlendirmiş olması, ek ödemelerin bilanço açıklarının kapatılmasında kullanılması, bilanço açıklarının öncelikle yedek akçelerle karşılanması gerekir.[6]

III. SORUMLULUKTA GEÇERLİ OLMAYAN SINIRLAMALAR

Kooperatifler Kanunu m. 32: ‘‘Sorumluluğu belirli bir zamana bırakan veya bazı ortak gruplarına yükleyen anasözleşme hükümleri muteber değildir.’’

Bu hüküm gereğince sorumluluk tüm ortaklara aittir ve anasözleşme ile sorumluluğun belirli bir zamana bırakılması ya da bazı ortaklara yükletilmesi mümkün değildir. Yani ortakların sorumluluğu konusunda eşitsizlik yaratan kuralların, kooperatif anasözleşmesine konulması geçersizdir. Benzer hüküm m. 23’de şöyle belirtilmiştir: ‘‘Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.’’

IV. KOOPERATİFİN İFLASI HALİNDE ORTAĞIN SORUMLULUĞU

Kooperatifler TTK m. 124 ve m. 16 hükmü gereğince tüzel kişi tacirlerdir. Dolayısıyla kooperatifler her türlü borçlarından dolayı takip edilebilirler. Kooperatifin iflasına alacaklıların veya kooperatifin isteği üzerine karar verilebilir. İflasa karar verilmesi halinde ortaklar hakkında uygulanacak usul ise m. 33 de belirtilmiştir.

            ‘‘Ortakları şahsan sorumlu bulunan veya ek ödemelerle yükümlü olan bir kooperatifin iflası halinde, iflas idaresi sıra cetvelini düzenlemekle beraber ortaklardan her birinin payına düşen borcun ödenmesini kendilerinden ister.

Tahsil olunamayan meblağlar diğer ortaklar arasında bölüşülür. Aktif bakiyesi pay cetvellerinin kesin olarak tespiti üzerine geri verilir. Ortakların birbirlerine rücu hakları saklıdır. Ortakların geçici olarak tespit olunan borçları ile pay cetveli aleyhine İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre itiraz hakları vardır.’’

            Söz konusu maddede belirtilen sıra cetvelini iflas idaresi hazırlar ve iflas idaresinin en önemli görevlerinden biridir. İflas idaresi, bu arada ortaklardan, her birinin payına düşen borcun ödenmesini ister. İflas idaresinin ortaklardan isteyeceği miktar, ortağın sorumlu olduğu miktar ile sınırlıdır.

Eğer ortaklar şahsen ve sınırsız olarak sorumlu iseler ve alacaklılar ya tamamen ya da kısmen alacaklarına kavuşmadılarsa, iflas idaresi kalan kısım için ortaklara başvurup, borcu karşılayacak miktarı kimde bulursa ondan tahsil edebilecektir. Bu durumda ortakların birbirlerine rücu hakları vardır.

Eğer ortaklar şahsen ve sınırlı olarak sorumlu iseler, iflas idaresi, sadece ortağın sorumlu olduğu miktarın ödenmesini isteyebilir.

Eğer ortağın sorumlu olduğu miktar yalnızca sermaye payı ile sınırlı ve ortak bu sermaye payını tamamen ödemişse, iflas idaresi ortaktan ödeme talebinde bulunamayacaktır.

Eğer ortaklar ek ödemelerle yükümlendirilmiş ise, iflas idaresi, ortaklardan her birinin payına düşen borcun ödenmesini kendilerinden isteyebilir.

Devam eden fıkrada ise ‘Tahsil olunamayan meblağlar diğer ortaklar arasında bölüşülür.’ denilmiştir. Bu hükmün uygulanması sorumluluk tipleri açısından farklıdır. Ortakları şahsen ve sınırsız sorumlu olan kooperatiflerde uygulamak mümkündür ve ortakların birbirine rücu hakları saklıdır. Ortakları sınırlı sorumlu olan veya ek ödemelerle yükümlü bulunan kooperatiflerde ise, tahsil olunamayan meblağların diğer ortaklardan tahsil edilmesi ve onlar arasında bölüşülmesi, bu sınır dahilinde mümkündür. Şayet ortada tahsil edilemeyen bir meblağ olsa bile, ortak sorumlu olduğu kadar bir miktarı ödemişse, artık kooperatifin kalan borçları açısından o ortağa başvurulamaz.

İflasın ilanından itibaren yeni ortak alınması ve ortağın ayrılması mümkün olmadığı için, iflas idaresi bir yandan mevcut ortaklara başvururken, diğer yandan da m.36’ya göre, önceki ortakları da arar:

Sınırsız veya sınırlı sorumlu bir ortak ölür veya diğer bir sebeple kooperatiften ayrılışının kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl veya anasözleşme ile tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatif iflas ettiği takdirde, ayrılmasından önce doğmuş olan borçlar için ortak sorumluluktan kurtulamaz.

Aynı şartlar altında veya aynı süre içinde ek ödeme yükümü de mevcut olmakta devam eder.

Bir kooperatif dağılırsa, dağılmanın Ticaret Siciline tescilinden başlayarak bir yıl veya anasözleşmede tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatifin iflasının açılmasına karar verilmesi halinde ortaklar aynı şekilde ek ödemelerle birlikte sorumludurlar.’’

Ayrılmış ortakların sorumluluğu sadece ayrılmadan önce doğmuş olan borçlar içindir. İflas idaresi tüm ortaklara, hatta ayrılan ortaklara başvursa bile borç tam olarak ödenemiyorsa tahsil edilmeyen miktarlar diğer ortaklar arasında paylaştırılır. Ortakların birbirine rücu hakları vardır.[7]

Ortakların geçici olarak tespit olunan borçları ile pay cetveli aleyhine İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre itiraz hakları vardır. Alacaklıların alacakları tamamen ödendikten sonra geriye bir aktif bakiye kalırsa, bu bakiye ortaklara geri verilir.(KoopK. m.33/2)

V. ORTAKLARIN SORUMLULUK HÜKÜMLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ

Kanun, ortakların sorumluluğunun değişmezliğin kabul edilmesinin doğru olmayacağını düşünerek onlara bu imkânı tanımıştır. Kooperatifin gösterdiği gelişme ya da çalışma hayatının içinde karşılaştığı olaylar, ortakların sorumlulukların değiştirilmesini kaçınılmaz hale getirebilir. Kooperatifi çekici hale getirmek için, sınırsız sorumluluk, sınırlıya dönüştürülebilir ya da ek ödemeler kaldırılabilir. Az ortaklı ve sınırlı sorumluluğu benimsemiş bir kooperatifin kredi ihtiyacı varsa sınırsız sorumluluğa dönüştürülebilir.

KoopK. m.34: ‘‘Ortakların sorumluluğu ve ek ödemeler yükümleri ile ilgili değiştirmeler ancak anasözleşmenin tadili ile mümkündür. Sorumluluk ve ek ödeme yükümleri konulması veya bunların artırılması, bu husustaki kararın tescili ile kooperatifin bütün alacakları lehine hüküm ifade eder. Sorumluluğun azaltılması hakkındaki kararlar, tescilden evvel doğmuş borçları kapsamaz.’’

Değişiklik ancak anasözleşmenin değiştirilmesi yolu ile sağlanabilir.

KoopK. m. 51: ‘‘Anasözleşmenin değiştirilmesi kararlarında fiilen kullanılan oyların 2/3 ü çoğunluğu gereklidir. Anasözleşme, bu kararların alınması için oy çoğunluğu hakkında daha ağır hükümler koyabilir.’’

KoopK. m. 52/1: ‘‘Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4'ünün rızası gereklidir.’’

Yukarıdaki madde hükümlerine göre, eğer sorumluluğu azaltan bir anasözleşme değişikliği yapılacak olursa fiilen kullanılan oyların 2/3 ü çoğunluğu gereklidir, Eğer ortakların şahsi sorumlulukların ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümlerinin konulması hakkında bir anasözleşme değişikliğine gidilecek olursa ortakların 3/4 ’ünün rızası gereklidir.

Sorumluluk ve ek ödeme yükümleri konulması veya bunların artırılması, bu husustaki kararın tescili ile kooperatifin bütün alacakları lehine hüküm ifade eder. Buradaki tescil kurucu niteliktedir.

KoopK. m. 52/3: ‘‘Kararlar, ilandan başlayarak üç ay içinde kooperatiften çıktıklarını bildirmeleri halinde bunlara katılmayan ortakları bağlamaz. Bu takdirde kooperatiften çıkma beyanı, kararın yürürlüğe girdiği tarihten başlamak üzere hüküm ifade eder.’’ Devamında ise ‘‘Bu suretle kooperatiften çıkma hakkının kullanılması, bir ayrılma tazminatı ödenmesine bağlı kılınamaz.’’ denilerek ortaklar lehine bir düzenleme getirilmiştir.

KoopK. m. 34: ‘‘Sorumluluğun azaltılması hakkındaki kararlar, tescilden evvel doğmuş borçları kapsamaz.’’ Böylece alacaklıların zarar görmesi önlenmiştir. Kooperatif alacaklıları tescilden önce doğmuş alacakları için, eski sorumluluk durumuna göre alacaklarını takip edebileceklerdir. Böyle bir düzenlemeye gidilmemiş olsaydı, alacaklılar zararına her zaman anasözleşme değişikliğine gidilerek, alacaklılar zarara uğratılabilirdi.

VI. KOOPERATİFE YENİ GİREN ORTAKLARIN SORUMLULUĞU

KoopK. m. 35: ‘‘Ortakları şahsan sorumlu, veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren kimse, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı mukavele hükümleriyle ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez.’’

Kooperatif alacaklılarını koruyan onlar lehine bir hüküm getirilmiştir. Daha önceden kurulan kooperatife bir ortağın girmesi; ortaklığın devri, miras yoluyla ya da yeni ortak olma şeklinde olabilir.

‘Bilerek girme’ nin nasıl sağlanacağı 8. maddede belirtilmiştir. ‘’Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.’’ Böylece yeni giren bir ortağın, ortakları şahsen sorumlu ve ek ödemelerle yükümlü bir kooperatif olduğunu bilmediğini ileri sürmesi mümkün olmayacaktır.

Yargıtay bir kararında[8] ‘‘ Kooperatife yeni giren ortakların sorumluluğu 1163 Sayılı KoopK. ’nın 35. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kooperatif ortaklığını devralan kişi o ortaklığı tüm hak ve vecibeleri ile devralmış olduğundan, varsa eski borçlardan dahi sorumludur. Devreden ile devralan üye arasında eski borçların devreden ortağa ait olduğu yolunda anlaşma yapılması halinde bu hüküm ikisi arasında geçerli olup, kooperatifi bağlamaz. Devreden ortağa ait borçları da devralan yeni ortak kooperatife ödemek zorundadır. Bununla birlikte aralarındaki ilişkiye göre eski ortağa rücu edebilir.’’ demiştir

Yeni ortağın sorumluluğu ortaklara ve üçüncü kişilere karşı, giriş bildiriminin kabulü ile başlar. Girişin bildirimsiz ve kabulsüz olduğu hallerde kabul yerine geçen işlem esas alınır.

Ortakları şahsen ve ek ödemelerle yükümlü bir kooperatife sonradan giren ortağın, girişinden önceki kooperatif borçlarından sorumlu tutulmayacağı anasözleşme hükümleriyle, bu konuda ortakların kendi aralarında yapacakları anlaşmalar, üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez. (m.35/son cümle) Bu hüküm emredici niteliktedir.

VII. ORTAĞIN ÖLÜMÜNDEN VEYA AYRILMASINDAN SONRA DOĞAN SORUMLULUK

KoopK. m. 36/1, 2: ‘‘Sınırsız veya sınırlı sorumlu bir ortak ölür veya diğer bir sebeple kooperatiften ayrılışının kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl veya anasözleşme ile tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatif iflas ettiği takdirde, ayrılmasından önce doğmuş olan borçlar için ortak sorumluluktan kurtulamaz.

Aynı şartlar altında veya aynı süre içinde ek ödeme yükümü de mevcut olmakta devam eder.’’

Bu hüküm ile alacaklılar korunmuştur. Aksi durumda ortakların kooperatifin aşırı borcu olduğunu ya da işlerin kötüye gittiğini anlamaları durumunda, ortaklar sorumluluktan kurtulmak için ortaklıktan ayrılabilirlerdi.

Sorumluluk süresinin başlangıç tarihi; ortağın ölümünde ölüm tarihi, ortağın ayrılmasında çıkma veya çıkarılmanın kesinleştiği tarihtir. Ölüm halinde ortaklık sıfatı sona erer.( m. 14) Ortağın ölümü halinde ortaklık sıfatı sona erdiğine göre, bu durumda kanunda öngörülen sorumluluk, ölen ortağın mirasçıları yönündendir. Eğer ölen ortağın mirasçıları mirası reddetmişlerse bu durumda sorumluluk sona ermiş olacaktır.[9]

Sorumluluk için iflasın bir yıl veya daha uzun bir süre içinde gerçekleşmesi gerekir. Kanunda belirlenen 1 yıllık süre en az süre olup, bu süre anasözleşme ile daha uzun belirlenebilir. Anasözleşme ile daha kısa bir süre belirlenemez. Örneğin konut yapı anasözleşmesinde ‘‘Kooperatiften ilişkisi kesilen ortağın sorumluluğu, ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl devam eder.’’ denilmiştir.

Eğer ortak öldükten, ayrıldıktan sonra kooperatifin iflasına sebebiyet verecek bir borç doğmuş olursa ve öngörülen süreler içinde kooperatif iflas ettiyse işte o zaman ölen, ayrılan ortağın sorumluluğundan bahsedilemez.

VIII. KOOPERATİFİN DAĞILMASINDAN SONRA ORTAKLARIN SORUMLULUĞU

KoopK. m. 36/3: ‘‘Bir kooperatif dağılırsa, dağılmanın Ticaret Siciline tescilinden başlayarak bir yıl veya anasözleşmede tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatifin iflasının açılmasına karar verilmesi halinde ortaklar aynı şekilde ek ödemelerle birlikte sorumludurlar.’’

Ek ödemelerle birlikte ortakların sorumluluğuna gidebilmek için öncelikle kooperatifin dağılmış olması ve dağılmanın Ticaret Siciline tescil ettirilmiş olması gerekir. Sorumluluğun başlangıcı, dağılmanın sicile tescil edildiği tarihtir.

Kooperatifin dağılmasının sicile tescil edildiği tarihten itibaren bir yıl veya anasözleşmede belirlenen daha uzun bir süre içinde, kooperatifin iflasına karar verilmesi gerekir. Eğer belirlenen süre geçtikten sonra iflasa karar verilirse, ortakların sorumluluğuna gitmek mümkün değildir.

VIV. ORTAKLARIN SORUMLULUĞUNDA ZAMANAŞIMI

KoopK. m.37: ‘‘Alacaklıların, ortakların şahsi sorumluluklarından doğan isteme hakları, daha önce kanuni bir hüküm gereğince düşmedikçe iflas işlemlerinin sona ermesinden başlayarak daha bir yıl süre ile alacaklılardan her biri tarafından ileri sürülebilir.

Ortakların birbirine olan rücu hakları da bu hakka vücut veren ödemenin yapıldığı andan başlamak üzere bir yıl içinde zamanaşımına uğrar.’’

Bu madde de belirtilen zamanaşımı, ortakların dış ilişkideki sorumluluklarına uygulanacak zamanaşımıdır. Ortakların kooperatif ile veya birbirleriyle ilgili olan zamanaşımı ise iç ilişki ile ilgilidir ve BK’nın 147/4 maddesinde düzenlenmiştir.[10]

İkinci fıkrada belirtilen zamanaşımı ise ortakların birbirlerine olan rücu haklarına ilişkin zamanaşımı süresidir. Buna göre, kooperatif borçlarından dolayı müteselsil sorumlu olan ortak, kooperatif borcunu ödediği takdirde ya da yeni ortak önceki borçları ödediği takdirde, bu ödeme tarihlerinden itibaren bir yıl içinde diğer ortaklara rücu hakkı bulunmaktadır. Burada ortakların birbirine olan rücu hakkına ilişkin özel bir zamanaşımı süresi öngörüldüğünden BK’ daki beş yıllık süre diğer hallerde uygulansa bile bu durumda uygulanamaz.[11]

Bir yıllık zamanaşımı iflas işlemlerinin sona ermesinden itibaren başlar. İflas işlemlerinin sona ermesi ise iflasın kapanmasıdır. (İİK m. 254) Dolayısıyla bir yıllık sürenin başlangıcı, iflasın kapandığına dair mahkeme kararının ilan edildiği tarihtir.

Son olarak bu madde de sadece kooperatifin iflasına yer verilmiş. Ancak tasfiye için bir hüküm getirilmemiş. Daha önce belirtilen 29. maddede ‘‘alacaklılar kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlayamazlarsa’’ hükmü yer almıştır. Bu hükmü kıyasen uygularsak, ortaklar tasfiyenin bittiği tarihten itibaren bir yıl için daha alacaklılara karşı sorumludurlar.

SONUÇ

Kooperatifler, tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır.

KoopK. ’da ortakların hakları yanında sorumlulukları da düzenlenmiştir. Kanunda ortaklar korunduğu kadar, kooperatif ve alacaklılar da korunmuştur.

Ortaklar, kanunda belirlenen kurallar dışında, kooperatifin borçlarından dolayı sorumlulukları hakkında anasözleşmeye kendi iradeleriyle hüküm koyabilirler. Böylece belirlenen sorumluluğa göre alacaklılar alacağını elde edebilir. Kooperatifin faaliyetini sürdürmesi, tüzel kişiliğini koruması ve bilanço açıklarının kapatılması için anasözleşmelerle ek ödeme yüklemi getirilebilir. Ortaklar, kooperatifin iflası halinde kanunda belirtilen şartların varlığı halinde alacaklılara karşı sorumludurlar.

Kanunda, sorumluluğu belirli bir zamana bırakan veya bazı ortak gruplarına yükleyen anasözleşme hükümlerinin geçersiz olduğu belirtilmiştir. Bu hüküm de 23. madde de yer alan hak ve vecibelerde eşitlik esasına paralel olup ortakların eşitsizliği önlenmiştir.

Kooperatifin çalışma hayatında gösterdiği gelişim ya da ekonomik ihtiyacın varlığı halinde anasözleşme hükümleri değiştirilebilir. Olumlu değişim ya da olumsuz değişim bakımından farklı oy sayıları belirlenmiştir. Olumsuz değişim de daha fazla ortağın onayı aranmaktadır. Kararın ilanından itibaren 3 ay içinde çıktığını belirtmesi ve bu kararlara katılmamış olması durumunda bu karar kendisini bağlamaz.

Ortakların şahsen sorumlu veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatife, durumu bilerek yeni giren kimse girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Ortağın ölümü, ayrılması halinde ise ayrılmanın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl veya anasözleşmede daha uzun bir süre öngörüldüyse o süre içinde kooperatif iflas ettiyse, ayrılmasından önce doğmuş bulunan borçlar için ortak sorumluluktan kurtulamaz. Kooperatifin dağılması halinde ise dağılmanın ticaret siciline tescilinden başlayarak 1 yıl veya anasözleşmede daha uzun bir süre belirlendiyse bu süre içinde kooperatifin açılmasına karar verilmesi halinde, ortaklar aynı şekilde ek ödemelerle birlikte sorumludurlar.

Sonuç olarak, kooperatife ortak olmak isteyenlerin, ilerde bir sürprizle karşılaşmamaları, kooperatifin alacaklılarına dair sorumluluklarını bilmeleri açısından anasözleşme hükümlerini bilmeleri menfaatlerine olacaktır.

 

KAYNAKÇA

 

ÇELİK,  Salih; LALE, Muktedir. Özetli- İçtihatlı- Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara, 2006.

ERİŞ, Gönen. Açıklamalı- İçtihatlı Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, Seçkin Yayınları,3. Baskı, Ankara, 2001.

GÜRBÜZ GÖÇ, Diğdem. ‘Kooperatiflerde Ortakların Sorumluluğu’, Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, İstanbul, 2010, C. XXVIII, S.1, s. 463- 477.  

TEKİNALP, Ünal; POROY, Reha; ÇAMOĞLU, Ersin. Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2009.

ÜSTÜN, Yusuf; AYDIN, Muhittin. Kooperatifler Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2014.

[1] Gönen Eriş, Açıklamalı- İçtihatlı Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, Ankara 2001, s. 688.

[2] Diğdem Göç Gürbüz, Kooperatiflerde Ortakların Sorumluluğu, Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi yıl 2010, s.463-477

[3] Eriş, a.g.k. s. 688.

[4] Ünal Tekinalp, Reha Poroy, Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, 10. Baskı, İstanbul, s.993.

[5] Diğdem Göç Gürbüz, a.g.m. s.466.

[6] Y. 11. HD E:7163 K:6175 T: 04.10.1993. ( Gönen Eriş, a.g.k. s.1176)

[7] Ünal Tekinalp, Reha Poroy, Ersin Çamoğlu, a.g.k. s.995, Diğdem Göç Gürbüz, a.g.m. s.471.

[8] Y 11. HD. E:2004/2908 K:2004/12292 T:13.12.2004, Yusuf ÜSTÜN, Muhittin AYDIN, a.g.k. s.147.

[9] Diğdem GÖÇ GÜRBÜZ, a.g.m. s.474.

[10] Gönen ERİŞ, a.g.k. s.714. ‘‘Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımına tabidir.’’

[11] Diğdem GÖÇ GÜRBÜZ, a.g.m. s.476.