Uyuşmazlıkların Dostane Çözüm Yolu – ARABULUCULUK
Toplumsal huzur ve barışı bozmadan uyuşmazlıkların çözülmesini sağlayan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri dünya genelinde geniş biçimde kabul görmekte ve tüm sistemlerde yer bulmakta olup ceza yargılamasında uzlaşma ve hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk uygulamaları ülkemizde de büyük önem kazanmakta, başarı ile de uygulanmaktadır.
Arabuluculuk, ABD, İngiltere başta olmak üzere Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya, Hollanda, Danimarka gibi 20’yi aşkın ülkede uygulanmaktadır.
Uyuşmazlıkların dostane çözümü hususunda çeşitli yollar mevcuttur.
Tarafsız üçüncü bir kişinin uyuşmazlığın çözümü yönünde taraflara yardımcı olduğu resmi olmayan bir uygulamalar pek çok kültürde uygulanagelmektedir. Ancak bu yöntemde süreç sonunda ulaşılan sonuç yaptırım gücü olmayan tavsiye niteliğinde kalmaktadır.
Etkin sonuç elde edilebilen en dostane çözüm yöntemi arabuluculuk olup, bu yöntemde bağımsız ve tarafsız kişi konumunda bulunan arabulucu, uyuşmazlığın taraflarınca kabul edilebilir bir çözüm bulmak amacıyla çekişmeli taraflar ile toplantılar düzenleyerek bir çözüme ulaşmayı hedefler. Arabulucu aracılığıyla taraflar uyuşmazlıklarına bir çözüm üretirler. Bu süreçte arabulucu bağlayıcı bir karar vermez ancak kendi çözümlerini üreten taraflar açısından ulaşılacak sonuç her iki tarafın da menfaat ve çıkarlarına uygun, tatmin edici bir sonuçtur.
Tahkimde ise hakem sonuçta taraflar açısından bağlayıcı bir karar verecektir ancak ulaşılan sonuç tarafların değil hakemin kararı olacaktır, aynen yargıda hakimin kararı gibi. Arabuluculuk tahkime kıyasla daha az kurala bağlıdır. Böylece arabulucu konuları, olayları ve tarafların durumlarını anlayabilmek amacıyla taraflar ile beraber veya ayrı ayrı resmi olmayan toplantılar düzenlenerek esnek bir süreç yaşanır.
Taraflar ileride doğacak uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözülebilmesi için sözleşmelerine arabuluculuk maddesi ekleyebilir. Böylece başka bir çözüm yöntemi uygulamadan önce arabuluculuk yoluna gitmeleri zorunlu kılınabilir veya uyuşmazlık doğduğunda ayrı bir arabuluculuk anlaşması yapılabilir. Yapılan sözleşmeye arabulucu seçimi, süre sınırı, toplantı yeri gibi konular eklenir. Uyuşmazlık arabuluculuk çözümü sonuçlanmazsa, uygulama tahkim prosedürüyle devam edebilir. Bu nedenle sözleşmelere uyuşmazlık arabuluculuk prosedürü ile sonuçlanmazsa tahkim yoluyla devam edilebileceği yönünde bir madde eklenmesi önerilir.
Arabuluculuk Nedir?
Türkiye’de 2013 yılında 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile yasalarımızda yer alan arabuluculuk; yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, üzerinde serbestçe tasarruf edilebilen iş veya işlemlerden doğan her türlü özel hukuk uyuşmazlıklarının uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin, arabulucunun katılımıyla yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Arabulucu, bazı sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getirir ve tarafların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesi için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştirir. Taraflar çözüm önerisi getiremedikleri zaman, taraflara çözüm önerisi de sunabilir.
Arabulucu Kimdir? Nasıl Arabulucu Olunur?
Arabulucu; hukuk fakültesi mezunu, mesleğinde en az 5 yıllık deneyime sahip olan, arabuluculuk faaliyeti ile ilgili temel bilgiler, iletişim teknikleri, müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri, davranış psikolojisi vb. gibi teorik ve pratik bilgileri içeren bir mesleki eğitim alarak yapılan arabuluculuk sınavında başarılı olup Adalet Bakanlığı nezdinde arabuluculuk siciline kayıtlı olan kişiler arabuluculuk yapabilir (Arabuluculuk Kanunu md. 20).
Arabuluculuk Görüşmelerine Katılabilecekler
6325 sayılı kanun mad 15/6 gereğince arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat veya avukatları aracılığıyla katılabilirler.
Arabuluculuk sürecinde taraflardan biri gerçek kişi değil tüzel kişi ya da kurum ise bu durumda;
İş uyuşmazlıklarına ilişkin dava şartı kapsamında müzakerelere şirketi temsilen imzaya yetkili hissedarı veya şirketçe yazılı olarak görevlendirilen sigortalı çalışanı veya şirket vekili avukat katılabilir. Ticari uyuşmazlıklara ilişkin dava şartı kapsamında ise müzakerelere şirketi temsilen imzaya yetkili hissedarı veya şirket vekili avukat katılabilir.
6325 sayılı kanun mad 15/8 gereğince (Ek: 12/10/2017-7036/22 md.) Arabuluculuk müzakerelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder.
Bununla birlikte uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilecektir.
ARABULUCULUK, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır:
Zorunlu Arabuluculuk: Bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce dava şartı olarak arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Arabulucuya gitmeden açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir.
Ticari davalar ve iş davalarına konu bazı uyuşmazlıklar (işçilik alacak talepleri ) zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır.
- Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/a maddesine göre, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması 01.01.2019 tarihinden itibaren dava şartıdır. Menfi tesbit davaları ile itirazın iptali davaları da dava şartı kapsamında değerlendirilmektedir.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
- İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk
İş hukukunda işçi ve işveren arasındaki yıllık izin ücreti, fazla çalışma (fazla mesai) ücreti, maaş vb. gibi işçilik alacakları ile ihbar tazminatı, kıdem tazminatı vb. gibi işçilik alacaklarından kaynaklanan uyuşmazlıklar 01.01.2018 tarihinden itibaren zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülecektir
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/10).
İhtiyari Arabuluculuk: İhtiyari arabuluculuk, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Dava açıldıktan sonra da hüküm verilene kadar arabulucuya başvurulabilir.
Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir.
Arabuluculukta Adli Yardım Uygulaması
HMK 334 – 340 maddeleri arasında düzenlendiği üzere ekonomik durumu dava masraflarını karşılamaya elverişsiz olan taraf, yargılama giderlerinin, dava sonunda haksız çıkan tarafta yüklenmek üzere hazine tarafından karşılanmasını isteyebileceği gibi bu düzenlemeye paralel olarak 7036 sy İş Mahkemeleri Kanunu 21. Maddesi arabuluculuk masrafları için de benzer bir düzenleme yapmıştır. “Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir.”
Arabuluculuğa Başvurunun İş Davasında Zamanaşımına Etkisi
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) düzenlemesine uygun olarak İş Mahkemeleri Kanunu’nda da arabuluculuk yoluna başvurunun zamanaşımını keseceği düzenlenmiştir. İş K. m.3/17 “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.”
Arabuluculuk Toplantısına Katılmayan Tarafın Hukuki Sorumluluğu Nedir?
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/18).
Arabuluculuk sürecinde her iki tarafın da belirlenen ilk toplantıya katılması yükümlülüğü vardır. Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf dava açılması halinde kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin (dava avukatlık ücreti, harçlar, bilirkişi ücreti vb. giderler) tamamından sorumlu tutulur. (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/12). Ayrıca ilk toplantıya katılmayan bu taraf lehine vekalet ücretine de hükmedilmez.
Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
İhtiyari Arabuluculuk
Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin İhtiyari Arabuluculuğa Başvurulabilir?
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıkları, işleri ve davaları arabuluculuk yasası uygulaması ile çözüme kavuşturulabilir (Arabuluculuk Kanunu md.1/2).
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklar, genel olarak kamu düzenini ilgilendirmeyen, taraflar dışındaki kişilerin, özellikle kamu kurumlarının haklarına zarar vermeyen uyuşmazlıklardır. Örneğin, iş hukukunda kıdem tazminatı arabuluculuk konusu olabilirken, hizmet tespiti davasının konusu olan uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Çünkü, hizmet tespiti davası kişinin üzerinde tasarruf edemeyeceği sosyal güvenlik haklarının yanı sıra kamu idaresinin bazı haklarını (prim alma vs.) da etkileyecek niteliktedir.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ve arabuluculuğa elverişli bazı dava ve işler şunlardır:
- Kural olarak ticaret hukuku ve sigorta hukukuna ilişkin her türlü iş ve dava,
- Maddi ve manevi tazminat davası,
- Mirasta mal paylaşımı, miras hukukundan kaynaklanan saklı pay nedeniyle tenkis davası, muris muvazaası gibi hukuki uyuşmazlıklara dair davalar,
- Boşanmada mal paylaşımı, boşanma davası kesinleşmişse boşanmada maddi ve manevi tazminat talepleri, katkı veya katılma alacağına dair talep ve davalar,
- İş hukukundan kaynaklanan, kıdem tazminatı , ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacakları; iş kazası nedeniyle maluliyet veya ölümden kaynaklanan tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı vb. gibi her türlü tazminat talepleri,
- Gayrimenkul hukukundan kaynaklanan; vekalet görevinin (vekillik yetkisinin) kötüye kullanılması, muris muvazaası nedeniyle açılan davalar, usulsüz tasarruf vb. gibi nedenlerle nedenlerle açılan tapu iptal ve tescil davası, gayrimenkule yapılan müdahalenin men-i (tecavüzün önlenmesi) davası, işgal tazminatı (ecrimisil) davası, önalım (Şufa) davası , ortaklığın giderilmesi/izale-i şüyu davaları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ilgili uyuşmazlıklar.
Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulamaz?
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri hukuki sorunlara ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklar çoğunlukla kamu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklardır. Kamu hukukunun yanı sıra aile hukuk gibi özel hukuk alanlarına ilişkin bazı hukuki problemler de arabuluculuk yoluyla çözülemez.
Tarafların arabulucuya gidemeyecekleri uyuşmazlıklar şunlardır:
- Ceza davaları ,
- Nüfus kaydının düzeltilmesi veya değiştirilmesi davaları,
- Çocuğun velayeti,
- Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar,
- İdari yargının yetkisine giren tam yargı davası ve iptal davası,
- Vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- İş hukukundan kaynaklanan hizmet veya iş kazasının tespiti vb. gibi tüm tespit davaları.
Arabulucuya Başvuru Süresi
Uyuşmazlığın tarafları gerek dava açılmadan önce gerekse dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurmak konusunda anlaşabilirler (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.13). Bu nedenle, taraflar arabulucuya gitme konusunda anlaştığı müddetçe uyuşmazlığın her aşamasında arabuluculuk kurumuna başvurulabilir.
Dava açılması halinde mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda bilgilendirebilir veya teşvik edebilir. Uyuşmazlığın taraflarından biri, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra, diğer tarafa arabulucuya başvurma konusunda bir teklif sunabilir. Arabulucuya başvurma konusunda karşı tarafa iletilen teklif, 30 gün içinde olumlu cevaplanmazsa reddedilmiş kabul edilir. (md.13)
Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri halinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre, tarafların mahkemeye yeniden birlikte başvurusu üzerine üç aya kadar uzatılabilir (md.15).
Arabuluculuk Sürecinde Hak ve Yükümlülükler
Gizlilik İlkesi
Arabuluculuk süreci gizli yürütülmelidir (Arabuluculuk Kanunu md.4). Arabulucu, arabuluculuk yapması nedeniyle kendisine verilen veya başka bir şekilde elde ettiği tüm bilgi, belge ve kayıtları gizli tutmak zorundadır. Taraflar da gizliliğe riayet etmek zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sırasında hiç kimse fotoğraf çekemez, ses veya görüntü kaydedemez (Arabuluculuk Yönetmeliği md. 6).
Arabuluculuk faaliyeti yapılırken gizliliğe aykırı hareket eden 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır (Arabuluculuk Kanunu md.33).
Müzakereler sırasında veya tarafların bir araya geldiği herhangi bir ortamda ses veya görüntülerin kaydedilmesi halinde, Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi veya Kayda Alınması Suçu işlenmiş olur. Arabulucunun yanında çalışan veya ilişkili olduğu kişileri de gizlilik ilkesine riayet etmek zorundadır.
Eşitlik ve İradilik İlkesi
Arabuluculuk süreci tarafların özgür iradesiyle başlayan bir süreçtir. Taraflar, arabulucuya başvurmak veya başvurduktan sonra süreci devam ettirip ettirmemek konusunda tamamen özgürdür. Taraflar, hiçbir şekilde bu sürece katılmaya zorlanamayacağı gibi uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmekten her aşamada vazgeçebilirler. Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Taraflardan biri arabuluculuk sürecinin dışında bırakılamayacağı gibi söz hakkı da diğerine göre kısıtlanamaz (Arabuluculuk Kanunu md.5).
Delil Yasağı
Arabuluculuk faaliyetinin gizli yapılmasının neticesi olarak; taraflar arabuluculuk süreci sonunda bir anlaşmaya ulaşamadıklarında, arabuluculuk sürecinde taraflarca ileri sürülen beyanlar, görüşler ve teklifler, öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü ile sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler mahkemelerde ve tahkimde delil olarak kullanılamaz.(6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md.5).
Delil olarak sunulmuş olsa dahi mahkeme veya hakem tarafından hükme esas alınamaz.
Arabulucunun Seçimi, Tarafsızlığı ve Arabuluculuk Sürecinin Yürütülmesi
Arabulucu, arabuluculuk siciline kayıtlı arabulucular arasında tarafların özgür iradesiyle seçilir.
Dava şartı kapsamında arabuluculuk sürecinde ise Arabuluculuk Bürosuna başvuru üzerine sistem tarafından arabulucu belirlenir ya da taraflar arabulucu belirleme tutanağı ile bir arabulucu seçebilirler.
Arabulucu, arabuluculuk sürecine katılan herkese tarafsız ve eşit davranmak zorundadır. Arabulucu, tarafsızlığı hakkında şüphe doğuracak işlem, tutum ve davranışlarda bulunamaz (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.8).
Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti başlar başlamaz, tarafları arabuluculuğun ne anlama geldiği, temel ilkeleri, sürecin nasıl yürütüleceği ve sonuçları hakkında bilgilendirmekle yükümlüdür (Arabuluculuk Kanunu md.11).
Arabulucu tarafların her biriyle ayrı ayrı görüşebileceği gibi her iki tarafla birlikte de görüşebilir. Önemli olan tarafların hak ve menfaatlerinin dengelenmesi, uyuşmazlığın çözülmesi için en uygun metodla hakemlik yapılmasıdır. Taraflar, bu görüşmelere avukatları ile birlikte de katılabilirler (Arabuluculuk Yönetmeliği md.11/1).
Mahkemeler tarafından kullanılması gereken yargısal bir yetkinin kullanımı şeklindeki işlemler arabulucu tarafından yapılamaz (Arabuluculuk Kanunu md.15). Örneğin, tanık dinleme, keşif yapma, bilirkişi raporu alma gibi işlemler ancak mahkemeler tarafından yerine getirilebilir, arabulucunun bu işlemleri yapma yetkisi yoktur.
Arabulucu görevini bizzat kendisi ve özenle yerine getirmek zorundadır. Arabulucu bu görevini kısmen dahi olsa bir başkasına devredemez.
Arabulucu, tarafsızlığından şüpheye düşülmesine neden olabilecek durumların varlığı hallerinde tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Örneğin; arabulucu ile uyuşmazlık konusu iş arasında sosyal bir ilişki olması, taraflardan birini tanıması vs. gibi sayısız sebeple tarafsızlık konusunda şüphe doğabilir. Arabulucunun bilgilendirmesine rağmen taraflar, arabulucunun görevine devam etmesini birlikte talep isterlerse, arabulucu görevine devam edebilir (Arabuluculuk Yönetmeliği md.12).
Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlık ile ilgili olarak açılan davada, daha sonra, bilirkişilik veya avukatlık yapamaz.
Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi halinde, arabulucu, elinde bulunan belgeleri ve arabuluculuk faaliyeti neticesinde düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır (Arabuluculuk Yönetmeliği md. 15).
Arabuluculuk Süreci Nasıl Sonlanır
- Anlaşma
- Taraflardan birine ulaşılamazsa görüşme olmadan anlaşamama
- Görüşme neticesinde anlaşamama
- Vazgeçme sebebiyle konusuz kalma
- Sehven kayıt sebebiyle sonlanma
Arabuluculuk Sürecinde Düzenlenen Belgeler
Taraflar sürece arabulucu tarafından düzenlenen davet mektubu ile davet edilir.
Taraflarla yapılan ilk ortak toplantıda ilk oturum tutanağı düzenlenerek, toplantı yeri ve tarihi, toplantıya katılanlar ve toplantıda anlaşma olup olmadığı ya da erteleme kararı tutanağa bağlanır.
Süreç sonunda son tutanak düzenlenir. Son tutanakta taraflar, tutanak düzenleme tarihi ve yeri, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu, taraflar arasında anlaşma olup olmadığı hususu tutanağa bağlanır. Taraflarca imzalanan ( imzadan imtina halinde sebebi açıklanarak arabulucu ve varsa imzalayan tarafça imza altına alınan ve taraf sayısından bir fazla düzenlenen tutanağın bir sureti Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na gönderilir.
Arabuluculuk sürecinde taraflar arasında anlaşma sağlanamaması sebebiyle sürecin sonlanması halinde düzenlenen son tutanak, dava şartı kapsamında dava dilekçesine eklenen belgedir.
Anlaşma ile sonuçlanan süreçte taraflarca imzalanan tutanak toplantıda müzakere edilen uyuşmazlık konularında taraflar arasındaki uyuşmazlığı kesin olarak sona erdirir. Yani bir daha müzakere edilen ve anlaşma sağlanan konularda yargıya başvurulamaz.
Tarafların üzerinde anlaşma sağlanan uyuşmazlık konularında tarafların üzerinde uzlaştığı konuların tüm unsurlarının yer aldığı belge “anlaşma belgesi” olup, taraflar ve vekilleri tarafından imzalanır. (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası – HUAK md. 18).
Taraflar anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edebilirler. (Arabuluculuk Kanunu m.17/2) Anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi olmadan da geçerlidir. Ancak, icra edilebilirlik şerhi içeren anlaşma belgesi, mahkeme tarafından verilen bir karar gibi, yani ilam niteliğindeki bir belge gibi işlem görür.
Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır (Arabuluculuk Yasası m.18/4).
Arabulucu Ücreti
Arabulucunun ücreti ve diğer tüm masraflar aksi taraflarca kararlaştırılmamışsa eşit olarak ve asgari ücret tarifesine göre karşılanır. Örneğin; konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda her iki taraftan toplam uyuşmazlık konusunun %6’sı taraflarca eşit şekilde, konusu para ile ölçülemeyen uyuşmazlıklarda ise saat ücreti arabulucu ücreti olarak ödenir.
Arabuluculuğa Başvurmanın Getirileri
Esnek ve etkili oluşu arabuluculuğun iş yaşamı, aile, okul ve hatta milletler arası uyuşmazlıklarda bile tarafları doğru noktada buluşturan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olmasını sağlamıştır. Aralarındaki uyuşmazlığı, kendi istekleriyle ya da bir mahkemenin önerisi ile arabulucunun eşliğinde çözmeye karar veren taraflar, uyuşmazlık konusunu tamamen tarafsız, önyargıdan uzak ve bu konuda özel olarak eğitilmiş teknik ve hukuki altyapısı olan bir arabulucu eşliğinde sorunlarını tartışma ve kendileri için en iyi çözümü, bulma fırsatı elde ederler.
Arabuluculuk yöntemi ile çözüm arayışında olan taraflar kendi çözümlerini üretmektedirler. Bu kapasitesi ile arabuluculuk diğer alternatif çözüm yöntemleri ve yargının önüne çıkmaktadır.
Özellikle ülkemizde yargı sisteminin olağanüstü iş yoğunluğu, yargılamaların çok uzun sürmesi ve yargı maliyetlerinin hayli yüksek olması karşısında son derece önemli bir avantaj sağlamaktadır. Esasen yargıda yüksek masraf ve süre uzunluğu “hak arama özgürlüğü” önünde ciddi bir engel haline gelmektedir.
Diğer yandan daha da önemlisi adalet arayışı çoğu zaman maddi bir hak iddiasının yanında manevi olarak anlaşılma ve onaylanma arzusunu da içinde barındırır. Öyle ki kişi en somut alacak davasında bile mağduriyeti dinlensin, bilinsin ister. Yargıda en önemli serzenişler; “Duruşmada hiç konuşturulmadım” “Duruşma ne çabuk bitti” “Hâkim hiç dinlemedi” şeklindedir.
Hatta bazen dava kazanılır ancak kişi karşı tarafa kendi ifadesi ile “iki çift laf edemediği” için tam olarak mutlu olmaz.
Davanın tarafları bu serzenişlerde haklıdır ancak mevcut sistemde de istediği kadar dinlenilme imkânı olmadığı da açıktır.
Zira hem usûl hukuku hem de iş yoğunluğu tarafların yargılama sırasında kendilerini rahatça ifade etme ihtiyacını da elinden almaktadır. Kişi kendini dinlenmemiş ve hâkim tarafından anlaşılmamış hissetmekte ve yargı yolunda “duygusal tatmin”i , adalet duygusunu yaşayamamaktadır.
Kendi Yolunu, Çözümünü Tesis Etmek
Yargı ve tahkimdeki katı kurallar yerine arabuluculuk da taraflar kendi yollarını kendileri çizerler ve bir anlamda arabulucu rehberliğinde kendi çözümlerini kendileri yaratırlar.
Arabulucunun almış olduğu eğitime ve kişisel özelliklerine dayalı mesleki becerileri, görünürdeki sorunlardan çok, tarafların gerçek ilgilerini ve menfaatlerini anlayarak ortaya çıkarmakta kullanılır.
Üstelik süreç çok hızlıdır. Kompleks olmayan bir iş davası veya bir ticari davanın ortalama 2-3 yıl sürmesi bu kadar uzun bir süre sonra gelen adaletin değerini kaybettirmekte, uzun yargılamalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sebebi olmaktadır. Buna karşılık etkili ve uzman bir Arabulucu rehberliğinde uzlaşma birkaç oturumda sağlanabilmektedir.
Diğer yandan birbirini daha iyi anlayan taraflar, gelecekteki pozisyonlarını daha doğru alma imkânı bulurlar. İsteklerin ve ilgilerin netleştiği arabuluculuk sürecinde karşılıklı çözüm önerilerinin müzakeresi ile yargıda ulaşılması hayal bile edilemeyecek kadar etkili ve tarafların menfaatlerini tatmin eden anlaşmalara ulaşmak mümkün olabilmektedir.
Arabuluculuğun bu özelliği, tarafların arabuluculuk sonucunda vardıkları anlaşmalara kanun zoruyla değil gönüllü olarak uymalarını sağlamaktadır.
Sonuçta arabuluculuk sistemi taraflara kendi adil çözümlerini bulmak için oldukça esnek bir sitem içerisinde çalışma imkanı verecektir. Unutulmaması gereken burada arabulucu “Hakim” değil, bir rehberdir.
İş Dünyası ve Ticari Hayatta Arabuluculuk Neden Tercih Edilmeli?
“İŞ HAYATINDA BEN OLMAMALI BİZ OLMALIDIR.”
rabuluculukta “kazan – kazan” anlayışı , yani “Kazanmak istiyorum – Senin de kazanmanı isterim” mantığı esastır. Karşılıklı faydanın, ihtiyaçların gözetilmesi yoluyla, kurum ve bireylere karşılıklı olarak fayda sağlayan, yaratıcı çözümler arayan bir düşünce ve eylem biçimi şeklidir.
Arabuluculuk Tarafların Dostane İlişkilerini Korumayı Sağlar:
Süreçteki gönüllülük ve kendi adaletini yaratma sistemi tarafların gelecekteki ilişkilerini de korumaya fayda sağlar. Malum adaletin kılıcı keskin olup çoğunlukla taraflar arasındaki şimdiki zamana ait sorunu değil gelecek zamanın sosyal ve ekonomik ilişkilerini de keser atar.
“Mahkemelik” olan taraflar bu aşamadan sonra birbirlerine husumet besler ve birbirlerini bu sürece neden olmakla suçlayarak tüm bağlarını koparırlar.
Buna karşılık arabuluculuk sonucunda ulaşılan çözümler ile taraflar uyuşmazlık ortamından kendi oluşturdukları çözümle ayrılmış olmakla bundan sonraki yaşamlarında mevcut uyuşmazlığın izlerini silerek gerekli bulunduğu takdirde ilişkilerini rahatlıkla sürdürebilmektedirler.
Özellikle ticari ilişkilerde taraflar süreçteki iletişim teknikleri sayesinde birbirlerini daha iyi anlayarak bu suretle iletişimi daha etkili hale getirebilmektedirler. Bu şekilde eskisinden daha başarılı bir ticari ilişkinin varlığına katkı bile sağlanmaktadır. Zira ticari hayat ilişkilerin her zaman sağlıklı ve canlı tutulması gereken husumetin zarara neden olacağı bir ortamdır.
Gizlilik Esası Ticari Sırların Korunmasını Sağlar:
İş hayatında en esaslı konulardan biri de gizliliktir. Şirketler gerek diğer şirketlerle gerekse çalışanlarla uyuşmazlıklarında hem uyuşmazlıklarının hem de bu uyuşmazlığın çözüm şeklinin bilinip duyulmasını arzu etmezler. Oysa yargı süreci aksine istisnai düzenlemeler dışında yasa gereği aleni yani herkese açıktır.
Bu durum zaman zaman hak sahibini hak aramaktan uzaklaştırmaktadır. Oysa arabuluculuğun en önemli ilkelerinden biri “mutlak bir gizlilik” dir. Bu haliyle sürecin gizli olması ticari dünyada ve toplum içinde taraflara ayrı bir güven ortamı sağlayarak baskılardan uzak ve rahat şekilde menfaatlerini ifade edebilmeyi temin etmektedir. Böylece sadece tarafların bilgi sahibi olduğu süreç hem görüşmeler sırasında paylaşılan bilgilerin hem de esasen sonucun kendisinin gizli kalmasını sağlamakta ve taraflara kendini güvende hissettirmektedir.
Bunların haricinde iş ve ticaret hayatının hızlı ve esnek çözüm ihtiyacı da düşünülecek olursa klasik yargılama bu tempoya göre daha yavaş ve daha katı kalmaktadır.
Sonuç
Uzlaşı kültürünün yaygınlaşması hem şirket içi uyuşmazlıkların çözümünde, hem diğer şirketlerle olası uyuşmazlıkların çözümünde büyük rol oynayacaktır. Şirketlerin bünyelerinde veya dışardan hizmet alacakları arabuluculuk çalışmaları ile bu sistemin yerleşmesinin sağlanmasının büyük önemi vardır.